top of page

Savunduğum iç açıcı duygular

Kendimin de çokça yanılgısına düştüğüm, gizleyip küstüğüm , saklayıp yok saydığım fakat artık saçmalama, yaşa dediğim bazı anlarımı, duygularımı paylaşıp savunmak istediğim bir yazı olacak kendisi. İlk kez galiba lise son gibi yani 19 yaşımda falan dedim ki "sen gerçekten gösterdiğin kişi değilsin Ceren, güldüğün kişi değilsin". Hmmm. Erken bir aydınlanma mı, yoksa geç kalınmışlık mı, takdir size kalmış. Şaka şaka kimseyi ilgilendirmez. Ben ilk kez 19 yaşımda ağlamanın da en az gülmek kadar normal olduğunu, ağlayabilmemin bile bir lüks olduğunu, içime atmadığım bir duygu olduğu için,(ki içine atanların tedavi gördüğü bir duygu bu) güldüğümü gösterebildiğim kadar, ağladığımı da gösterebilirimin farkına vardım. Çok duygusal bir insanım maalesef, yükseleni balık olanlardan, fakat 23 yaşımda artık biraz şerbetlenmeye başladığım bir dönemdeyim. Ama konu bu değil şuan. Ağlayabilmek evet, konuşabilmek sıkıntılarını, atmamak içine, utanmadan sıkılmadan sokakta yürürken ağlamak, eve gelip yastığın altında boğulmak göz yaşlarına, arkadaşını aramak ağlarken, varsa annenize sarılmak yada en sevdiğiniz kimse, ben şu sebepten kötüyüm açıklaması bile yapmadan, ağlamak pervasızca. Güldüğünü gören insanların, ağladığını da görmeye hakkı var çünkü. Bilmeye hakkı var yada. Her zaman gülemez ya insan. Ağlayabilenlerin şanslı olduğu bir konu bu, ağlayamayıp içine atanların garipsediği yada ağlamak bilmeyen ruhsuz oçların güldüğü bir konu bu. Her ne olursa olsun normalleştirmeli insan. Ota boka ağlayın demiyorum elbette fakat ağlarken sıkılmanızı, saklamanızı istemiyorum. Ağlıyorum deyin ve hıçkırıklarınız bitesiye kadar dökün tüm kininizi, öfkenizi, mutsuzluklarınızı. Tıpkı kahkaha atarken haykırıp, gülmekten karnımıza ağrıların girdiği anlar gibi. Ne var ki bunda ? Erkek adama yakışmaz mı ? Güçsüzlük göstergesi mi bu ? Kendini hep güçlü gösteren bir kadın mısın, ağlarken görülmek yada ağladığını bilmesi insanların, senin gücünü, kaliteni, havanı mı bozar? Aslında savunduğum tek duygu ağlamak değil elbette. Buraya kadar ağlayabilirsiniz dedim hep, şimdi ise mutsuz olabilirsinize geçmek istiyorum. Sevgilinden ayrıldığında, ayağını burktuğunda, işe alınmadığında yada hiçbir sebep yokken gelen hüzünle üzülebilirsin sevgili insan. Suratını asabilir, modun düşük gezebilirsin. Bu hayatınızı komple kaplamasın elbette, şahsen ben hüznü uzun süreli yaşamayı, uzun süre mutsuz kalabilmeyi başaramıyorum. Bir şeylere üzülür ağlarım fakat çok büyük bir konu olmadığı müddetçe günlerimi, aylarımı aşk acısına, biten bir dostluğa , bir anda gelen ruhsal çöküntüye bağlamam. Bu benim tercihim tabii. Bu mutsuzluk duygusunu da, buradan fark ettim zaten. Kendim hayatımda mutsuzluğa pek yer vermemeye "çalıştığımı", dostlarımın beni mutlu görmesi gerektiğini, ailemin beni gülerken görmesi gerektiğini sandım hep. Ama neden? Olmuyor ki öyle. Sebebini paylaşmak zorunda olmadığım her mutsuzluğum beni bağlıyor, sevinçli bir ana ayırdığım saatlerimi yada günlerimi artık mutsuz anlara da ayırdım. Ben artık dostlarımın yanına "canım ben size geliyorum fakat ağlamaya" diyerek çıkıyorum yola . Annem bu suratın neden böyle dediğinde mutlu değilim çünkü??? diyorum. "Ah ne olmuş ki , hahah canım anam iyiyim ya" demiyorum. Eğer zaten böyle olanlarınız varsa çok şanslı. Mutsuzken mutsuz, ağlamak istediği vakit ağlayanlarınız varsa ne güzel. Bu duygular bende sonradan kazanıldığı için dökmek istedim satırlara. Hoş kaçınız bana katılacak bilinmez, ağlamak yada mutsuz gezmek sizin raconunuza ters olabilir, açıkçası umurumda da değil ben sadece yazmayı sevdiğim için yazıyorum tüm farkındalıklarımı. Ağlayabildiğin kadar güzel, göz yaşlarını akıtıp hıçkırabildiğin kadar insansın. Mutsuz iken mutlu rolü yapmadığın kadar gerçek, tüm zayıf noktalarını açıkça belirttiğin kadar normalsin. Öteki türlüsü biraz anormal geliyor bana yada nasıl desem; sahte. Evet doğru kelime sahte. Ne deniyordu, bingo!

.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
SAVUNDUĞUM BAZI ŞEYLER 1

Bana göre eğitim ailede başlar muhabbeti tamamen zırvalık. Hadi tamamen demeyelim,çoğunlukla zırvalık. Nasıl olurda herkesin bir annenin...

 
 
 

Comments


bottom of page